12 Aralık 2012 Çarşamba



SARSICI BİR DELİLİK

Roman türüne yaptığı özgün katkılarla edebiyat tarihine adını yazdıran Virginia Woolf 25 Ocak 1882’de Londra’da doğdu ve aynı zamanda döneminin en önemli eleştirmenlerinden biri olarak kabul edildi. İlk depresyonunu annesi öldüğünde geçirdikten sonra defalarca depresyon sorunuyla baş etmeye çalıştı Babasından nefret ederek büyüyen Woolf’ un ileriki yıllardaki nefretini katı bir feminism kabuğu altında sakladığı söylendi. Virginia ilk el yazı dergisini 9 yaşında çıkarttı ve yalnızca bir iki sayısı günümüze kadar gelen bu dergi 1895’te yayın hayatına son verdi .

10 Agustos 1912 ‘de Leonard Woolf ile evlenen Virginia, Avrupa kıtasında Fransa İtalya ve İspanya‘da balayılarını geçirdi. Ancak Virginia onu sevmesine rağmen cinsellikten hoşlanmıyordu. Leonard Virginia’ nın ileri derecede ve büyük olasılıkla kalıtsal manik- depresif olduğunu bilmiyordu.

Evlendikten iki yıl sonra girmiş olduğu depresyon ise özel bir hasteneye yatırılmasına ve iki sene tedavi görmesine ve bu süreçte eşini görmeyi reddetmesine neden oldu. Kendi bedeninden tiksinen ve yediklerinin dışkıya dönüşeceğine inanan Virginia azgına lokma koymazdı. O dönemdeki doktorların psiko-analitik tedaviye başlayamaması Leonard’ın Virginia’ yı yaşayarak öğrenmek zorunda kalmasıyla devam etti. Çocuğu olmasını bir ara kafasıyla istedi; ama bedeni buna katlanamadı. 1914’te hastalığı süresince ona büyük bir özveri ile bakan yaşça büyük kadın arkadaşı Violet Dickinson ‘a aşık oldu. Romanlarında cinselliği ve cinsellikten kaynaklanan duyguları hiç ele almak istemedi.

İngilizce üzerindeki hakimiyeti sayesinde amacı toplumu mümkün olduğu kadar iyi şekilde yansıtmak idi. Kopmalar, sonu olmayan pek çok başlangıçlar, üzerinde düşünüp taşınmak üzere havada bırakılan anlar romanlarının can alıcı özellikleri haline gelecekti . Cümlelerinin her biri görsel bir etkiye sahipti. Doğrudan diolog genelde yoktu ve karakter pek çok bölümde bir araya gelirler .

Leonard Woolf ‘un Hogart Press adını verdiği basımevini kurması, salt karısını oyalamak, depresyon ve bunalımdan onu uzak tutmak amacıyla düşünülmüştü. Böylece canının istediğini yazan ve yayınlayan Woolf çok mutlu idi. Hem yazar hem de yayımcı olarak, yaptıgı işten çift taraflı kazanç sağlıyordu. Dönemin Bloomsbury grubunun ve önde gelen yazarlarının pek çoğunun kitaplarını yayımlamıştı.

1915 yılında “Dış Geziler” ve 1919’da geleneksel bir yapı içeren “Gece ve Gündüz” adlı romanlarını yazdı. 1918’de “ Kew Bahçeleri’ adlı kısa öyküsünü basıp ancak ciltlettiler ama, The Times’ın edebiyat ekinde çok olumlu eleştirinin etkisiyle 500 adetlik ikinci baskıyı yaptırmaları gerekti. 1919 yazında Sussex’de Rodwell köyünde 1707’de yapılmış olan ‘Monk’s House (Rahip Evi) adlı kır evine taşındılar ve onların daimi evi oldu. Virginia “Jacob’un Evi” olmak üzere pek çok eserini burada yazdı.

1920’de başlayıp 10 yıllık süre bir süre içinde “Deniz Fenerini” yazdı. Cornwell’de Talland House adındaki evlerinin manzarası Godrevy deniz fenerine hakim konumda idi. İşte romanın temelleri burada atılmıştı.

Son bölümlerini yazarken o kadar zihinsel gerilim yaşadı ki kurtulmak amacıyla iki roman daha yazdı. Bunlar ise “Kendine ait bir oda” ve “Orlando” idi. “Kendine ait bir oda” adlı romanda günümüze dek süren kadının düşük statüsü, eşitsizlik ve önyargıyı konu eder. Kitap özet olarak, “bir kadının kurmaca yazınla uğraşabilmesi için kendine ait bir odası olması” gerektiğini savunur. Bu kitap canlı, inandırıcı ve aklı başında ve eğlendirici idi . Orlando ise onun için tam bir tatil romanı oldu. Bu romanın diğer bir özelliği ise çift cinsiyetlilik konusu ele alması idi. Hafif ve fantezi yüklü bu roman skandal kokuyordu.

1922- 1924 arasında geçen 2 yılda “Mrs.Dalloway”i yazdı. Anlatım hızı ve rahatlığı nedeniyle en beğenilen romanlarından oldu. 1925’te yayımlanan “Mrs. Dalloway” ünlü yazarın adıyla birlikte anılacak “bilinç akışı” tekniğinin en başarılı örneğidir. 1931 yılında “Dalgalar” romanını bitirirken hafif olan depresyon krizleri 1936‘da “Yıllar” kitabını yazarken ürkütücü hale geldi. “Dalgalar” Virginia’nın şimdiye kadar yazdığı en tutkusal romandı. Tamamı ile yeni bir teknik deniyordu.

1933’te yayınlanan yüz sayfadan bile kısa olan “Flush” ise bir başyapıttır. Burada ise yazar güzel bir aşk öyküsünü Flush adlı bir köpek açısından anlatır. Ön kapak resmi ise, kendi spanyel cinsi köpeği Pinker köpeğidir.

1938 yılının ilk ayında “Roger Fry”ın biyografisini yazmaya başladı. 1910 yılından beri dostu olan Fry’ın biyografisini yazmak onun için sıkıcı ve bitmeyen bir iş olmuştu. Ancak üç hafta dolmadan kitap üçüncü baskıyı yaptı.

1940’da Britanya Savaşı başladığı ve Londra bombalandığı için Virginia için buhran başlamıştı. Fransa’nın yenilmesiyle neler olacağının farkında olan Virginia, İngiltere’nin ele geçirilmesi durumunda Leonard ile intihar etmeyi planlamıştı. 1941 yılında “Sahne Aralarında ”adlı temsili yazar. Ancak tekrar sesler duymaya başlamıştı ve karmakarışık zihni ondaki delilik belirtilerini arttırır .

Virginia Woolf, 28 Mart 1941’de içine düştüğü ruhsal bir bunalım sonrasında evlerinin yakınlarındaki bir nehre atlayarak intihar etti. Bedeni üç hafta sonra bulundu ve yakma işlemi yapıldıktan sonra Monk House ‘un bahçesine gömüldü. Ölümü sadece kocası, arkadaşları ve çağdaşları için değil, aynı zamanda genç nesil için sarsıcı bir şok olmuştur .



Kaynak: Sarsıcı bir delilik Virginia Woolf

Yazar Hakkında: