30 Aralık 2012 Pazar

Posted by ??????????? | File under : , , ,

İstanbul'a 30 milyon turist gelmesini hedefleyen Bakan Koç, AKM'nin de yeniden inşa edileceğini söyledi.



Bakan Koç buradaki konuşmasında Atatürk Kültür Merkezi'nin yıkılıp, yeniden yapılacağını belirterek, "İnşallah engel olanlar, olmaz" dedi.”

İşte böyle demişti dönemin Kültür ve Turizm bakanı SAYIN Atilla KOÇ… Ben AKM'yi gayet sıkıcı bulmama rağmen (görüntü olarak) böyle bir tavrın, hele hele yıkma düşüncesinin yanlışlığına kalpten inanarak dehşet içinde kalakalıyorum şu bilgisayarımın başında. Kim ne derse desin AKM Hayati Tabanlığlu’nun Türk mimarlığına kazandırdığı en önemli eserlerden birisidir. Bir tarih yaprağıdır. "Daha çok turist için mimarlık, daha çok turist için sanat" mantığı ile ortaya atılmış fikirleri duydukça endişelerim bir çığ gibi büyüyor. Kendimden sonra gelecek nesillere ben AKM'yi gezdiremeyeceksem, AKM'yi onlara tanıtamayacaksam bu ülkede mimarlık için ben, sen, o, neden eser verelim ki? Nasıl olsa bir gün bir bakan çıkar, daha çok turist için burada bizim tarihimiz yıkmaya kalkar, Frank GEHRY bir eser yapmaya çalışır. Hiç bir akılcı neden sunmadan…

Elimizdeki tek tük "değerli"lerin de - Uzakdoğu ülkelerinin yaptığı gibi - üzerinden buldozerle geçersek, tarih yapraklarını bu şekilde koparırsak nasıl AKM'nin ilerisinde bir kültür merkezi inşa edebiliriz gelecekte? Evet, yenilikçi olmak lazım, yenilenmek lazım, anlamsız romantik bağlar kurmamak lazım birçok binayla özellikle İstanbul gibi bir şehirde ancak AKM bu kadar kolay gözden çıkarılabilecek bir yapı değil. Bir de şu “İnşallah engel olanlar olmaz” deyişleri yok mu? Gerçekten sabrımızı deniyor olmaları lazım böyle bir şey söyleyerek.

Türkiye’de Cumhuriyet öncesi yapıların hepsine tarihi gözle bakılırken Cumhuriyet dönemi binalarına nasıl olsa biz yaptık, biz yıkabiliriz gözüyle bakılması akıl almaz bir mantık. Bu yıkımlar yerine mimarların yaratıcı arkeolojik araştırmaları, geliştirmeleri gerekli. Yapımın kendi başına bir arkeoloji olduğunu, kendi yaptıklarımızın da bunun içinde yer aldıklarının anlaşılması gerekiyor zannedersem. Bağlam kelimesini çizgilerden kelimelere kavramlara taşıyacak bir düşünce yapılanması olmadığı için bu tur karmaşalar içinde Bakanlarımızın vaazlarını dinliyoruz…

AKM yapıldığı tarihte Dünya’nın 4. , Avrupa’nın 2. büyük gösteri merkezi olma ünvanına sahip bir değerimizdir. Yıkılması konusu içler acısı bir durumdur ve düşündürücüdür.

Restore edilemez mi? Restore edebileceğimiz bir bütçemiz yok mu? Gibi sorular takılır kafalara...Ve bu sorularla fazla uğraşmak, kafa yormak istemeyen ve genelde uyuklayan sayın büyüklerimiz de yıkmakta bulurlar çareyi…

Belli ki yıkılan yapının yerine yenisini yapacağız diyerek taksimin göbeğindeki o arsayıda satışa sunacaklardı. Artık elin Yunanlısına mı gidecekti, İsraillisine mi yoksa bi Fransız konsorsiyumu* mu alacaktı bilinmez. Satılıp gidecekti. Para lazımdı bu açlara –ki hala durum değişmedi-, ülkeyi parsel parsel satıp hala borç yapabilen adamlara. Çünkü zaten orada bir kongre sarayı var. Kumdan kale yapar gibi yıkmanın ve sözde yeniden yapmanın nasıl bi açıklaması olabilirdi ki?

Ve en nihayetinde rahatlatan bir gelişme…

“Yıkılacağı açıklanan Atatürk Kültür Merkezi için Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu onay vermedi. Kurul, binaya ilişkin hazırlanan dayanıklılık raporunda 'yıkım gerekir' ibaresi bulunmadığını kaydetti. Yıkım sanatçıların eylemli engeline takıldı. Sanatçılar yaptıkları eylemlerde eski Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un “Bina, statik ve deprem açısından yüzde 40 risk taşıyor. Deprem Konseyi kararlarına göre bu durumdaki binaların yıkılması gerekiyor” yalanını boşa çıkarmıştı. Sakarya Üniversitesi 15 Mayıs'ta dayanıklılık raporu verdi. Bunun üzerine kurul üyeleri yaptığı toplantıda, konsept projenin de getirilmesi gerektiğine karar vererek, AKM dosyasını rafa kaldırdı...”

Şimdi ise Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından imzalanan protokolle 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nca üstlenilen Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) yenileme projesi, binayı 1969’da tamamlayan Mimar Hayati Tabanlıoğlu’nun mimar oğlu Murat Tabanlıoğlu’na verildi.

AKM, 1970 yılında Arthur Miller’ın “Cadı Kazanı” adlı oyunu sahnelenirken çıkan yangında büyük bir tahribat görmüştü. Bu projede binanın merdivenleri yangın yönetmeliğine göre yeniden düzenlenecek, arka kısımdaki merdivenlerden biri camla kapatılarak yangın merdiveni olarak kullanılacakmış.

İşte yavaş yavaş -yalandan da olsa- adam olmaya çalıştıklarının bir göstergesi!

*Konsorsiyum (İtalik dillerdeki "Consortium"), iki ya da daha fazla işletmenin belirli bir projenin uygulanması konusunda yaptığı işbirliğidir.

Ali Deniz ÇELİK 01.07.09



Kaynak: Onların AKM'si

Yazar Hakkında:
www.alidenizcelik.com