30 Kasım 2012 Cuma





Türkiye’nin batılılaşma sürecine bir göz attığımızda, medeniyetin ve uygarlığın orada olduğu iddialarının ısrarla beyinlerimize sokulmaya çalışıldığını anlarız. 5 bin yıllık mazisi olan Türk Milleti, yüzlerce beylik, 120 büyük devlet ve 16 büyük cihan imparatorluğu kurmuştur. Dünyanın üç kıtasına yayılarak, Türk Kültürünü, İslam’ı ve medeniyetini de dünya insanlığına tanıtmıştır. Böyle köklü bir mazisi olan bu millete zavallı, tarihi geçmişi olmayan, dinsiz, beyinsiz, ahmak ve kültürsüz muamelesi yapılması ne yazık ki çeşitli projelerle Türk Milleti’ne kabul ettirilmeye çalışılmaktadır.

Türk ve İslam Tarihi’ni araştıranlar, İlmin merkezinin Doğu olduğunu göreceklerdir. Pek çok İslam âlimi, Avrupalı kâşiflerden ve bilim adamlarından yüzyıllar önce buluşlar ve keşifler yapmıştır Pek çok Türk ve İslam âlimi; tıpta, matematikte, cebirde, astrolojide, edebiyatta vs. daima öncü olmuşlardır.

İbn-i Sina’nın tıp alanında yazdığı ‘kanun’ adlı muhteşem tıp kitabı 600 yıl boyunca Avrupalının başvuru kitabı olmuştur. Piri Reis, henüz Amerika kıtası keşfedilmeden evvel o günün şartlarında çizilmesi mümkün olmayan dünya coğrafyasının haritasını çizerek dünya insanlığını şaşkına çevirmiştir. Piri Reis, ‘Bahriye’ adlı eseriyle meşhurdur. İbni Haldun, engin tecrübesiyle hazırladığı ‘mukaddime’ isimli eseriyle tarihi ilim haline getirmiştir. İbn-i Heysem, 965 yılında optik ilminin kurucusu olmuştur. İbn-i Rüşd, felsefenin kurucusu olarak bilinen ünlü bir sosyologdur. Ünlü Türk Bilgini Uluğ Bey, astronomi ve trigonometri alanında yaptığı buluşlarla bilinir. Mimar Sinan’ın eserleri mimari alandadır. Dünyanın çeşitli coğrafyalarında yüzlerce mimari eserleri bulunmakta; dünya insanlığı bir insan ömrüne sığması mümkün olmayan bu mimari eserleri hayranlıkla görmektedir. Ömer Hayyam; cebirde tarif, kavram ve formülleri geliştirmiş, Nizamümülk’ün desteği ile de Melikşah adına ‘Celali’ takvimini hazırlamıştır. Fatih Sultan Mehmet Han, dünya tarihinde ilk havan topu projesini çizen ünlü âlimlerdendir. Havan topu ve karadan gemileri yürütmek suretiyle İstanbul’u fethederek ‘çağ açıp, çağ kapatan’ padişah olarak tarihe geçmiştir. Farabi; dünyada ilk defa sesin fiziki izahını yapmış, ilimleri sınıflandırmış, matematik, botanik, felsefe, mantık, tıp ve musiki gibi çeşitli alanlarda eserler vermiştir. Akşemseddin; Pastör’den tam 400 yıl önce mikrobu bulmuştur. ‘Maddet-ül Hayat’ adlı tıp kitabıyla ikinci lokman hekim olarak ünlenmiştir. Hazerfan Ahmet Çelebi; hava akımlarının ve kuşların uçma tekniklerini çözerek 1636 yılında Galata Kulesi’nden Üsküdar’a kadar uçmayı başaran bir bilim adamıdır. Ali Kuşçu; Timurlular ve Osmanlılar döneminde yaşamış Türk astronom ve matimatikcisidir. En önemli eseri Risale Fi’l Fethiyye’dir. Bu bilimsel çalışmasını Otluk Beli Zaferi’nin bir armağanı olarak Fatih Sultan Mehmet Han’a armağan etmiştir. Ali Kuşçu; eserinde ekliptiliğin eğilimini bizzat kendisi hesap ederek 23 30 13 değerlerini bulmuştur. Ali Kuşçu’nun bulduğu bu değer hesaplamalara göre bugünkü hesaplara çok yakındır. Hiç şüphe yok ki; Türk-İslam Dünyası, ilim ve fen adamlarının yanı sıra pek çok din âlimi de yetiştirmiştir. Mevlana Hz.leri, Taptuk Emre, Hacı Bayram-ı Veli, Hacı Bektaşı Veli, Yunus Emre, Şemsi Tebrizi, Somuncu Baba, Abdulkadir Geylani din âlimlerimizden sadece birkaçıdır. Bu gönül erleri, insanlara İslam’ın güzelliğini tüm yönleriyle anlatarak ve İslam’ı hakkıyla yaşayarak büyük bir irşat vazifesini yerine getirmişlerdir. Bu veli kişilerin insanlığa kazandırdığı pek çok dini eserleri mevcuttur.

Elbette Türk-İslam Âlimlerinin tamamını bu makaleye sığdırmak mümkün olmayacaktır. Daha nice Türk-İslam âlimi yetişmiş, dünya insanlığına şanla, şerefle hizmet etmiştir.

ABD, 300 yıl öncesine kadar İngilizlerin sömürgesiydi. Mazisinin derinliğini ve ne kadar temiz ve dürüst olduğunu dünya insanlığına aktarmak için içi boş, asılsız filmlerle sanal kahramanlar üretmektedir. ABD, yaptığı tüm savaşlarda haksızdı. ABD gerek Kore’de olsun, gerek Japonya’da olsun gerekse Vietnam’da olsun emperyalist amaçlar için bu devletlere savaş açmıştır. O dönemler geride kaldı. Şimdi emperyalist heveslerini tatmin etmek için Afrika kıtasına yöneliyor. Rejimleri yıkıyor, yönetimleri değiştiriyor. Her yıktığı devletin başına kendinden olan kukla liderleri getirerek sömürgeciliği bir sanat haline getiriyor. Şimdiki ABD Başkanı Obama, senatolarında Türklerin Ermenileri katlettiğini beyan ediyor! Türkleri katliamcı ilan ederken, her nedense Amerikalıların Kızılderili katliamından hiç bahsedemiyor! Bunun sebebi olsa olsa global güç olduğu içindir!

Ermeni Soykırımı yalanını tüm Avrupa ülkeleri senatolarında kabul etmiş durumda. Elbette bunun altından bir çapanoğlu çıkacaktır. Avrupalılar, ABD’nin önderliğinde Türkiye sınırları içinde bir Ermeni Devleti’nin yolarını arıyorlar. Önce tanınacak, tanıtacak, sonra tazminat ve toprak talebinde bulunacaklar. 4T’yi böylece hayata geçirmiş olacaklar.

Vatikan’ın gözü doymaz Papaları, kardinalleri! Türkiye’de, ‘Lailaheillallah…’ deyip, devamını söyleyemeyen, Cuma hutbelerinde Alî İmran Suresi’nin okunmasını yasaklayan, yasalarımızdan zinayı suç olmaktan çıkaran, Vatikan’a ve Avrupa emperyalizmine uşaklık eden Müslüman kılığına bürünmüş münafıklar, ‘Dinlerarası diyalog’ ve medeniyetler ittifakı safsatasıyla Yüce İslam’ı Hıristiyan merkezli bir din haline getirmek istiyorlar! Ey Vatikanın ve Avrupa’nın Papaları, papazları. Bu milletin leziz pilavını hiç tattınız mı? Bu büyük milletin medeniyetinden haberiniz yok mu sizin? Nasıl olmasın? Halkını din ve kilise adına sömüren Papalar; bu büyük millet, 1600’lü yıllarda haçlı seferlerini sizin başlattığınızı biliyor. Avrupalı krallara ve imparatorlara ulaklar yollayarak, mektuplar yazarak büyük haçlı ordusunu sizler kurdurmamış mıydınız? Amacınızın dünyayı Türklerden ve İslam’dan temizlemek değil miydi? 21. yüzyıla geldiğimizde neden renginiz değişti birden. Bir anda İslam’ı övmeğe, yeri geldiğinde İslam’a sövmeye başladınız. Siz, dün olduğunuz gibi bugün de ikiyüzlüsünüz! Sizin gücünüz; kuklalarınıza rağmen, işbirlikçilerinize rağmen, kilise ve küresel kaynaklı sermayelerinize rağmen İslam’ı yıkmaya ve Türk Milleti’ni dünya sahnesinden silmeye asla gücünüz yetmeyecektir. Emperyalistler, siz Türk Milleti’nin kültürünün tadına bakmayı bir deneseniz? Siz İslam olsanız. Sizler, Türk Milleti’nin medeniyetini kabul etseniz. Sizler, Kızıl Çin’de soykırıma uğrayan Türkistanlı Müslüman Türklerin hakkını savunsanız. Biliyor musunuz Papalar; Çin yönetimi Türk kadınlarını kısırlaştırarak Türk nüfusunun artmasını engelliyor. Türklere Türkçe konuşturulmuyor. Türk isimleri Çin isimleriyle değiştiriliyor. Türk kadınları zorla Çin erkekleriyle evlendiriliyor. Çin’de bir millet katlediliyor, neredesiniz? Ey Sovyet ideolojisini savunanlar. Türklerin dinleri değiştirilirken siz neredeydiniz? Sizler, Türklerin dilleriyle oynanırken; bütün bunları kabul etmeyen Türkler, Himalaya dağlarına sürgün edilerek donmaya ve ciğerleri parçalanarak ölmeye yollanırken, neredeydiniz? Türkiye’de BOP eşbaşkanı olmakla gururundan yerinde duramayan siyasi irade; Batı Trakya’da, Musul’da, Kerkük’te, Rusya’da ve Çin’de Müslüman Türkler soykırım altında inim inim inlerken neden sessiz kalıyorsunuz? Arap milletlerinin uğradığı zulmü önlemek için ABD istiyor diye komşu Arap ülkeleriyle savaşmayı nasıl göze alabiliyorsunuz? Sizin amacımız, İslam’ın yüceltilmesi ve soydaşlarımızın hakları için mücadele etmek mi, yoksa bizi ilgilendirmeyen, tamamen ABD’nin uydurması olan bu projeye çanak tutmak mı? Hatırlatalım ki; Türk-İslam tarihinin hiçbir döneminde, haçlılarla birlik olup, Müslüman kanı dökülmemiştir. Tarih, böyle bir talihsizliğe tanıklık etmemiştir!

Emperyalistlerin son durağı Afrika Kıtası ve Türkiye olacaktır. Global güçlerin satın aldığı işbirlikçiler sayesinde bu amaçlarına her gün biraz daha yaklaşıyorlar. Emperyalistler, Afrika ülkelerinde demokrasi olmadığını söylüyorlar. Oraya demokrasi taşıyacaklar, buradaki insanlar sınıf atlayacak, medeni olacak! Bu gücünüzü neden Çin ve Rusya üzerinde gösteremiyorsunuz? Orada da insanlık katlediliyor! Demek ki; sizler güçsüz olan devletlerin düşmanısınız. Yani insanlığın düşmanı! Afrika’da ve Türkiye’de hesabınız var! Çeşitli ayak oyunlarıyla ‘kandırdıklarınız’ ve ‘devşirdikleriniz’ vasıtasıyla bu amacınıza büyük bir hızla yaklaşıyorsunuz. Ancak ne zaman önünüze bir ‘Tunç Duvar’ çıkacak, bunu bilemezsiniz.

AB uyum yasaları gereğince Türkiye’de maden satışlarından sonra şimdi de toprak satışları başladı. Bunu yapabilmek için yasalarda değişiklikler yapılıyor. Bir yabancının toprak alımı önceki dönemlerde 7 hektar iken, bu miktar şimdi 30 hektar olarak belirleniyor. Antalya’da, Muğla’da, İzmir’de, İstanbul’da ve daha pek çok güzel beldelerimizde yabancılara topraklarımız satılıyor. Buraya yerleşen İngilizler, Amerikalılar, Fransızlar, İtalyanlar, Almanlar kendi köylerini kurdular, kendi yerleşim bölgelerini oluşturdular. Bir Türk vatandaşının buralarda dolaşması, gezmesi asla mümkün değildir. Acaba burası benim ülkem mi? Burada Rus, Alman, İtalyan, İngiliz, Amerika ve Fransız bayrağının ne işi var? Burası gerçekten Türkiye mi? Para karşılığı yabancılara toprak satışları bizlere İsrail Devleti’nin nasıl kurulduğunu hatırlatıyor. Hatırlanacağı üzere Yahudiler, en son Ruslar tarafından kovulduktan sonra Abdülhamit Han’a gelerek para karşılığında Osmanlı Topraklarında kendilerine yurt verilmesini istemişti. Abdülhamit Han, para ile vatan toprağının satılamayacağını belirterek; ‘sizi tebaa olarak kabul ederim. Topraklarımda bir Osmanlı vatandaşı gibi yaşarsın. Ticaretini yapar, vergini ödersin…’ şeklinde cevap vermişti. Yahudiler; Batılıların, özellikle de Avustralya’nın isteği ile Afrika’ya yönlendirildi. Araplardan para ile toprak satın aldılar ve zimmetlerine geçirdiler. Daha sonraları anlaşmalara aykırı olarak Golon Tepeleri’ni işgal ederek Arap-İsrail savaşlarının çıkmasına sebep oldular.

Türkiye 1940’lı yıllarda petrol araması yapmıştı. O yıllarda Türkiye’de bol miktarda petrol olduğu tescillenmişti. Ancak sonraki dönemlerde bu kuyularda bir gram bile petrol olmadığı bir takım insanlar tarafından ifade edildi. Yeni yapılan çalışmalarda, Türkiye’nin petrol denizi üzerinde yüzen bir ada olduğu araştırmacılar tarafından ifade ediliyor. Türkiye’nin sahip olduğu bu petrol rezervleri acaba hangi amaçlar için saklanıyor? Madenlerimiz satılıyor! Şimdi sıra Bor madeninin satışına geliyor. Yavaş yavaş, çeşitli gerekçelerle ve siyasi manevralarla halkımızın beyinleri uyuşturuluyor ve bu satışların arka planı hazırlanıyor. Türkiye’nin içi boşaltılıyor, haberimiz olmuyor! Oysa madenlerimiz ülkemizin ekonomik güvencesi ve enerji deposudur. Ehil ellerde, gerektiğinde teknoloji transferi yapılarak devlet-millet ortaklığı ile bu madenlerimiz işletilebilir, hem devletimiz ve hem de milletimiz kalkınır Siyasiler, madenlerimizi sermayeyi ve teknolojiyi bahane ederek yabancı işletmelere satıyor. Yabancı işletmeler veya yatırımcılar, madenlerin bulunduğu bölgeleri uzun vadelerle satın alıp işletme hakkına sahip oluyorlar. Türkiye ekonomisinin bu satıştan ne kadar gelir elde ettiği ise çok tartışmalıdır! Aslında bu millet, bu haliyle hazine üzerinde oturan fakirler olarak yaşamaya mecbur ediliyor; maalesef millet olarak bundan bile bihaber yaşıyoruz!

Devletimizin, yabancı yatırımcıların merkez bankamıza doldurduğu dolarlarla (sıcak para girişi) yabancılara maden ve toprak satışlarıyla ayakta durması asla mümkün değildir. Bir gün bitmez denilen topraklar bitecek, madenlerimiz tükenecek, geriye içi boşaltılmış bir kabuk kalacaktır!

Dinlerarası Diyalog çağrısında bulunan Vatikan Papalarına sorarak konuyu toparlayalım. Siz buyurun, Türk sofrasına oturun ve Türk pilavının tadına bir bakın. Siz buyurun, İslam olun; size imam cübbesi giydirelim! Siz buyurun, Türk Medeniyeti ile hemhal olun; bu büyük milletin kokusunu yüreğinizde hissedin! Biliyorsunuz ki; Türkiye’de pek çok kilise evi açıldı ve açılmaya devam ediyor. Büyük kiliseleriniz ve manastırlarınız benim param ile restore edilip, sizler için ibadete açılıyor. Buyurun sizler de kendi ülkelerinizde Türkiye’deki kilise sayısı kadar cami ve mescit yaptırın. Yaptıramazsınız; çünkü sizler ikiyüzlüsünüz. Amaçlarınız da sizin gibi ikiyüzlü, kirli ve karanlıktır. Kendi ülkelerinizde, Türkiye’de sizlere satılan maden ve toprak satışı kadar Türklere de madenlerinizi ve topraklarınızı satın. Bizlerde sizin ülkelerinizde kendi köylerimizi, kasabalarımızı ve yerleşim bölgelerimizi oluşturalım. İleride, uluslararası hukuka göre nüfusumuz %35 olunca sizin ülkenizde bizlerde ‘federasyon’ diye hak talep etsek olmaz mı? Ama yapamazsınız; zira bu işler bir kişiyi vaftiz etmeye, bir Hıristiyan’ı da aforoz etmeye benzemez!

Son söz olarak; batılılaşma hareketi, AB uyum yasaları çerçevesinde yürütülmektedir. Türkiye, A’dan Z’ye Avrupa’ya benzeyecek. Avrupalı ne yapıyorsa ve nasıl yaşıyorsa Türk insanı da o şekilde yaşayacaktır. Bu durum, İngiliz kaşığı ile Fransız b(m)oku yemeğe benziyor!

Devletimize, milletimize, dinimize, toprağımıza, bayrağımıza ve kültürümüze sahip çıkmamız temennisiyle,

Halit DURUCAN

15. 05.2012



Kaynak: Papaza Türk Pilavı

Yazar Hakkında:
1960 Kırıkkale doğumluyum. Kamu emeklisiyim ve üç çocuk babasıyım.

www.makalemarketi.com
Posted by ??????????? | File under : , , , , , ,

KIYAFET SEÇİMİ

Çalışan bir kadınsanız biraz erkek egemen bir ortamdasınız demektir. Bu durum asla kadınca giyinmenizi engellememeli, kadınlığınızı gölgelememeli. İş hayatında giyinmenin altın kuralı, iş kolunuzun geleneklerine uygun ama kendinizi yansıtan bir tarz belirlemenizdir. İşinize ciddiyetle yaklaşımınızı ve becerinizi vurgulayacak zarif, temiz, uyumlu ve iyi dikilmiş kıyafetler seçin. Etek, pantolon takımlar, gömlekle kombine edilmiş etek ve pantolonlar, düz kesim elbiseler ideal olanlardır.

Hoşunuza gitmeyecek bir konuma düşmemek için çok kısa etekler, vücudunuza yapışan kıyafetler ve derin dekolteler kullanmayın.

RENK PALETİ

Çok canlı renkler seçmeyin ama kendinizi gri tonları içine de hapsetmeyin. Evet, gri, iş hayatında çok alışıldık ve ağırlık veren bir renk ama aynı etkiyi bırakabilecek başka renkler de var. Yeşil, bordo, lacivert, siyah, kahverengi, bej, toprak tonları ve lâl gibi renklerle gardırobunuzu çeşitlendirin.

AKSESUARLAR

Her detayı düşünün! Ayakkabılarınız topuklu veya topuksuz olabilir ama mutlaka temiz ve cilalı olmalı. Çantanız hem kıyafetinizle uyumlu hem de çalıştığınız iş koluna ve konumunuza uygun olmalı: boncuklu bir çanta ile bankacılık sektöründe çalışmanız pek uygun olmaz! Abartısız ve zarif takılar kullanın; ama annenizin inci kolyesi ile de kendinize olduğunuzdan daha yaşlı bir hava vermeye çalışmayın!

MAKYAJ

Canlı renklerden, koyu ve yoğun uygulamalardan mutlaka kaçının. Sade ve doğal bir makyaj yapın: gözlere hafif gölgeler, 2 kat rimel, biraz allık ve ruj.

SAÇ

Saç, genel görünümde son derece etkilidir. Asla yağlı, kirli ve boyası gelmiş bir saçla işe gitmeyin. Rahat etmek için saçınızı toplayın; böylece sürekli düzeltmek zorunda da kalmazsınız. Kibar, kıyafet renginizle uyumlu tokalar tercih edin: payetli kelebek tokaları günlük hayatınıza bırakın!

PARFÜM

Asla ağır kokular kullanmayın. Hafif, çiçeksi aromalardan yapılmış parfümleri tercih edin. Parfümünüzle banyo yapmayın, az sıkın, gerekirse tazelersiniz.



Kaynak: İş Hayatında Doğru Giyim

Yazar Hakkında:
Posted by ??????????? | File under : , , , , , ,

Temel Kurutma Yöntemleri

ilk vakitler kuruyunca rengi ve şekli bozulmayan çiçekler kültüre alınmış, bunların daha dayanıklı, iri çiçekli, katmerli, uzun boylu kültür varyeteleri elde edilmiştir.

Bu konuda yapılan araştırmalar çoğaldıkça farklı yöntemlerin kullanılması birlikte hemen hemen bütün çiçeklerin yepyeni toplanmış gibi son aşama canlı 1, biçimde uzun süre iç mekanları süslemesi sağlanmıştır.

Bu kurutma çiçeklerin yanısıra birtakım bitkilerin dekoratif yaprakları (Eucalyptus gunnu (okaliptus), Magnolia grandiflora (manolya), Eğreltiler gibi), bazısının tohum kapsulleri, tohum zarfları sebebiyle (Papaver somniferum (hashas), Lunaria annua) ve üstelik arasıra entresan dalları (Salix caprsa (keci söğüdü), Cornus sp: (kızılcık), Corylus avellana (fındik)) sebebiyle yapılmaktadır. Ilex aquifolium (coban püskülü), Crataegus coccinea (ak diken) gibi dekoratif meyveleri olan bitkilerde meyveleri sebebiyle kurutulmaktadır. Tazeyken çabuk solan veya dikkatimizi çekmeyen birtakım bitkisel materyallerde (Erygium sp.) kurutulduğunda kritik 1 yardımcı materyal bi şekilde dikkati çekmektedir (Thorpe, 1985).

Kurutma amaciyla bitkisel materyalin toplanmasinda gun icindeki vakit cok onemlidir. Kesinlikle nemli 1 gunde toplanmamalidir. Materyal cigin kurumasindan sonraları ve aksam nemi baslamadan onceki vakit araliginda toplanmalidir.

Bitkinin gelisme suresi icinde farkli bitki cinslerine, üstelik ayni cinsin farkli turlerine gore farklilik kazandigi icin bitkisel materyalin gelismenin hangi devresinde toplanacagi konusunda kapsamlı 1 düşünce ortaya atilmaz.

Hava birlikte Kurutma

çok sayıda varyasyonlari ve farkli terimleri icerdiginden hava birlikte kurutma cok kapsamlı 1 terimdir. En genis anlatimla hic 1 kimyasal kurutucu kullanilmaksizin dogal bi şekilde kurutulan çiçekleri ifade eder. Bu teknik iyi havalandirılan, karanlik veya cok hafif los isik alan, kuru, temiz ve sicak 1 yerde uygulanmalidir. Sunun icin 1 tavan arasi odasi veya merdiven alti boslugu cok uygundur. Bitkisel materyalin hizli kurumasi icin sicak, kuru 1 ortam ve iyi vantilasyon ,sarttir. Cunku ne kadar cabuk kurursa rengini ve seklini o aşama iyi korur. Eger kurutma ortami isik alirsa renkleri solar. Ayrica toz kurum ve yağ kurutulan materyale yapisirsa kotu sonuclar dogurur (Foster; 1988).

Bitkisel materyal toplanir toplanmaz mumkun oldugunca cabuk kurutulmalidir. Ozellikle yapraklari icin kurutulanlar disinda kalanlarin, yapraklari bitkisel materyal henuz taze ve kolay koparilirken uzaklastirilir. Yapraklar koparildiktan sonraları dallar kucuk 1 demet halinde toplanir, sicim veya lastik bant birlikte baglanir. Dallar kururken buzucur ve ceker; bu nedenle mumkun oldugunca siki siki baglanmalidir. Demetler hava sirkulasyonuna imkân verecek araliklarla ve ters 1 sekilde asilmalidir.

Çiçeklerin ağırlığı kururken dallari asagiya dogru cekeceginden dolayi demetler ters bi şekilde asilirlar. fakat bunun istenen etkiye saglamadigi bazi durumlar vardir. Physalis alkikengi'nin (Cin feneri) parlak portakal renkli tohum kapsulleri ters asildiginda dogal ,sekilleri bozularak kurur. Bu nedenle yatay bi şekilde uzatilan 1 sicim uzerine ayri ayri, dik 1 sekilde baglanmalidir.

Daucus carota (havuc) ve Gerbera jamesonii gibi bitkilerin çiçekleri ters bi şekilde asilip kurutuldugunda tac yapraklari kivrilarak kapanacaktir. Bu tur bitkiler çiçeklerini destekleyecek sekilde kafi genislikteki tel kafeslerin arasinda kurutulmalidir. Clematis vitalba, Humulus lupulus (serbetci otu) vb. sarilici bitkilerde yatay 1 telin uzerine gevsek 1 sekilde tutturularak kurutulabilir.

Eger tum materyal kurutmak icin ters bi şekilde asilirsa sonucta yapilan arajmanlar asiri dik gorunum alacaktir. Onun icin kurutulurken bazi materyalin hafif egilmesine müsade verilmelidir. Orn:Typha latifolia (saz), Gramineae Familyasi uyeleri gibi.

Uygun araliklar birakilarak bitkisel materyal gazete kagidi uzerine yayilarak da kurutulabilir. fakat kuflenmesi icin iki gunde 1 cevrilmelidir. Havada kurutmanin diger 1 varyasyonu evaporasyon teknigi bi şekilde adlandirilir. Bu yontem çiçekler 2-5 cm yuksekliginde su iceren vazolarin icine yerlestirilir. Boylece çiçekler kururken evaporasona da müsade verilir ve kurutma islemi agir 1 sekilde fakat dogal pozisyonlarini koruyarak gerceklesir. Bu yontem ozellikle Hydrangea macrophylla (ortanca), Calluna vulgaris (supurge calisi), Ageratum houstonianum (vapur dumani) ve tum Gramineae familyasi icin uygundur

Çiçekler disinda tohum zarflari, tohumdan olucan yumusak dallar, meyvalar cok az gercek kurutmaya ihtiyaç duyarlar. Bunlar renklerinin teksturlerinin en iyi oldugu zamanda hasat edilmelidirler.

Gomphrena globosa, Xeranthemum sp. (olmez otu), Helipterium roseum (buyuk gonca) ve Helichrysum bracteatum'um (kagit cicegi çiçekleri havada kolaylikla kurur. çiçekleri onlar canliyken dahi kuru gibi gorunurlerse de, onlarin kuruduktan sonraları kullanilabilmesi biraz ekstra 1 calismayi gerektirir. Saplari kurudugunda çiçekleri tasiyabilecek kadar guclu degildir ve dallari hemen yana dogru kivrilir, çiçekleri de kotu 1 sekilde asagiya dogru doner. Boylece guzel gorunmeyen 1 pozisyon alir.

Bu turden zayif, ince sapli çiçekler kurutulmadan once saplari, cicegin 1-1,5 cm. altindan kesilir ve ince 1 tel alttan derin 1 sekilde sokularak tele alinir. Istenirse telin uzeri elverişli renkte kagit veya sahte sap birlikte kaplanabilir. Hava birlikte kurutmada kurutma suresi bitkiye bagli bi şekilde 2-5 hafta arasinda degisir.

Kumda Kurutma

Havada kurutma rahatligina ve bircok bitki icin faal olmasina ragmen bazi basarili olmayan sonuclarda elde edilmektedir. "Bir gulu şeklini koruyarak havada kurutabilir miyiz? seklinde soruldugunda bunun yaniti "Hayir" dir fakat bunun icin biraz daha çok sabir ve ozen gerektiren bu yontem onerilebilir.

Kullanilacak kum cok ince taneli, toz ve milden arindirilmis olmalidir. Icinde tuz kalintisi veya organik materyal varsa iyice yikanmali ve suzulmelidir. Daha sonraları 126 C etuv (firin) de yayvan kaplar icinde kurutulup bu islem birlikte kumdaki mikroorganizmalar da oldurulmelidir.

Kumun bütün bi şekilde kurudugunu anlamak icin icine biraz silisyum karistirilip, etuve konur. Silisyum kristalleri maviye dondugunde kum tamamiyle kurumustur. Kurutulan kum ince elekten gecirilerek icindeki topaklar parcalanir.

Kum agir oldugundan dolayi cok ince nazik materyal icin elverişli degildir. Hafif 1 kurutucuyla kurutuldugunda tac yapraklari burusan Dahlia pinnata, Paeonia lactiflora gibi çiçekler icin cok uygundur. Diger kurutuculardan daha kolay 1 sekilde tac yapraklarinin arasindaki bosluk ve catlaklari doldurur. elverişli buyuklukteki saglam 1 kutu icine (bu 1 ayakkabi kutusu da olabilir) 2-5 cm yuksekliginde kum yayilir. Bunun uzerine bitkisel materyal yapisina gore elverişli 1 sekilde yerlestirilir ve parmak aralarindan yavas 1 sekilde akitarak uzerine kum dokulur ve cicegin uzeri en çok 2-5 cm kalinliginda 1 kum tabakasi birlikte ortulmelidir. Ayni tur çiçeklerin ayni kutuya yerlestirilmesine dikkat edilmelidir. yalnızca tek sira petalleri olan yalin kat çiçekler (Rudbeckia hirta (gunec capkasg), Gerbera jamesonu, Aster sp. gibi) yuzleri asagiya gelecek sekilde kuma ters bi şekilde kapatilarak kurutulur.

Dahlia pinnata (dalya), Rosa sp. (gul) gibi katmerli çiçekler temel formlari korunarak kurutulmak istendiginde kum veya borax'ta yuzleri yukan gelecek sekilde yerlestirilir.

Buradan da hic 1 vakit onlarin kendi soylu saplan birlikte kurutlamayacagi anlasilir. Kuruduktan sonraları tel sokmak veya sahte sap ek cok zor oldugundan bu islemler onlar tazeyken uygulanmalidir. Bu turden katli tac yapraklari olan çiçekler kum icine yerlestirildikten sonraları kum ilavesi cok agir 1 sekilde ve 1 kurdan veya firca birlikte tac yapraklarinin arasi acilarak yapilmalidir.

Delphinium ajacis gibi uzun bacakli çiçeklerin cogu, kutulara yatay bi şekilde uzatilarak kurutulur. Herhangi 1 yuzunun yassilasmamasi icin yine burada da uzerine kum ilavesi cok yavas, dikkatli yapilmali ve altina destek konmalidir. Kumda kurutma islemi bitkisel materyale bagli bi şekilde 3-5 hafta icinde gerceklesir.

Borax Yöntemi birlikte Kurutma

Bu yontem temelde kumda kurutmayla aynidir. Yalnizca kum daha etli, kalin tac yaprakli çiçekler icin tercih edilirken; kuma gore son aşama hafif olan borax ince teksturlu çiçeklerin kurutulmasi icin daha uygundur. Borax esit miktarda misir unu gibi katki maddeleri birlikte karistirilir ve daha once anlatilan kum da kurutmada oldugu gibi kurutma islemi gerceklestirilir. çiçeklerde lekeler otucmaya baclamadan once çiçekler boraxtan cikarilmali, borax kalintilari 1 firca yardimi birlikte hemen uzaklastirilmalidir.

Boraxta kurutulmaya elverişli çiçeklerden 1 kaci Anemone blanda (manisa lalesi), Cosmos bipinnatus, Viola odorata (kokulu menekse)'dir.

Silisyum Kristalleri birlikte Kurutma

Silisyum hizli 1 kurutucudur. Cogu çiçeklerin kurumasi 2-3 gun icinde gerceklesir. Lilium sp (zambak) gibi etli yaprakli çiçekler dahi on gun icinde kuruyabilir. Bu nedenle parlak, canli renkleri korumak icin idealdir.

Silisyum diger kurutuculardan daha çok pahalidir fakat suresiz bi şekilde tekrardan kullanilabildigi icin yalnizca baslangicta 1 harcama gerektirir. Silisyum kristalleri cok ince üstelik toz gibi olmalidir. Satin alinan silisyum kristalleri eger kuruysa mavi, nemli ise pembe veya ak renklidir.

Kurutma islemi yine daha once anlatilan kumda kurutmada oldugu gibidir. Kurutmadan sonraları çiçekler hemen silisyumdan cikarilir eger biraz çok kalirlarsa cok kuru ve kolay kirilan 1 hal alirlar. Cicegin uzerindeki tozlar 1 samur firca birlikte uzaklastirilir.

Gliserin birlikte Kurutma

Cogu meyve, yaprak gibi kalin dokular icin en ideal kurutucudur. Gliserin yontemi birlikte yesil yapraklar sik sik zengin güz kirmizisi, kahverengisi, bronz veya sari renge donusur. Renk degisimi bitkinin cinsine bagli degildir. Toplanma zamani ve materyalin gliserinle muamele suresi faal olmaktadir.

Uzun yillar bozulmadan guzelligini koruyan gliserin birlikte muamele edilmis materyal tozlandiginda sabunlu sicak su birlikte yikanarak yine orjinal gorunumu kazanir.

2 kisim kaynar su icine bir kisim soguk gliserin ek edilerek iyice karistirilmali ve solusyon dallari islatmayi dusundugumuz kaplarin icine 12-15 cm yuksekliginde dokulmelidir. Muamele sirasinda gliserin duzeyi denetim edilmeli ve 12 cm'in altina indiginde solusyon ek edilmelidir. Bu islem yumuşak sapli bitkiler icin 3-6 gunde odunsu dokular icinse bir i!e 6 hafta arasinda degisen surelerde son bulmaktadir(Hillier ve Hilton, 1990).

Yaprak yuzeyinde nem damlaciklari olustugunda, yaprak uclarinda renk degisimi oldugunda ve yapragin alt yuzu yagli 1 gorunum aldiginda dallar solusyondan cikarilir. Dallar ve yapraklar 1 tulbent yardimi birlikte kurutulur.

Eger dallarin uc kismina dogru olan yapraklar solgun gorunuyorsa 1 sure dallar basagagi asilarak solusyonun uc kisimlara cekilmesi saglanir. Tekrar kullanim icin gliserin solusyonu saklanir ve uzerine 1 kac damla beyazlatici damlatilmasi onu kuflenmeden korur.

Mikro Dalga Firini birlikte Kurutma

Tercihen silisyum kristalleri gibi 1 kurutucu i!e kaplanmis bitkisel materyalin mikro dalgada kurutulmasi en yepyeni ve cok hizli 1 kurutma yontemidir. Boylesine hizli oldugu icin tecrube kazanincaya kadar sasirtici degisimlerle karşilasabiliriz. Mikro dalgada dogal renkler cok iyi korunur, çiçeklerin buyuk cogunlugu icin (ama tamamı degil) iyi sonuc verir (Vaûghan, 1988).

Kurutma islemi basladiginda bitkinin ozsuyu anormal duzeyde dusukse sonuc iyi olmayabilir. Mikro dalgada kurutmaya en elverişli çiçekler arasinda Rosa sp., Chrysanthemum indicum (kasimpati), Tulipa sp. (lale), Dianthus caryophyllus (karanfil), Iris sp. (susen), Cornus sp. (kizilcik), Tagates patula (kadife), Paeonia lactiflora sayilabilir. Asiri derecede kucuk, ince teksturlu veya narin çiçeklerde bu yontem pek onerilmez. Mikrodalga da kurutma hemen hemen bir dk. gibi kisa sure icinde gerceklestiginden en dogru sureyi denemelerinizle bulabilirsiniz.

Presleyerek Kurutma

Presleme yontemi birlikte kurutulmasi amaclanan bitkisel materyal, derinligini yitirerek 2 boyutlu hale getirilir. Bu nedenle cok etli, kalin, cikintili yuzeyli yapraklar ve çiçekler, birkac kat petali olan çiçekler ve dali birlikte ile kurutmasi amaclanan yapraklari dalin etrafina spiral 1 sekilde dizili olanlari ve kalin odunsu sapli bitkisel materyal bu yontemle kurutmaya elverişli degildir. yalnız Rosa sp. ve Dianthus caryophyllus gibi 1 kac kat tac yapragi olan çiçeklerin tac yapraklari tek tek koparilarak kurutularak arkasından bunlarla degisik kompozisyonlar yaratilabilir.

Presleme yontemi birlikte kurutma icin birkac tabaka kurutma kagidi alinir ve ortalarindan ikiye katlanarak A4 formunda dosyalar olusturulur. Bitkisel materyal duzgun 1 sekilde dosyanin icine yerlestirilir. Yerlestirme sirasinda yapraklarin konulmamasina ve birbiri ustune gelmemesine dikkat edilmelidir. Bu dosyalar kuru 1 yerde duzenli 1 ,sekilde ust uste yerlestirilir ve uzerlerine agir 1 kac kitap konarak kurumaya birakilir (Westland ve Critchley, 1975).

Bu islem icin dosyalar altina ve ustune konan 2 tahta parcasinin arasina, yarilarindan mengeneyle sikistirilarak da yerlestirilebilir. Kurutma islemi sirasinda 34 gunde 1 dosyalar acilip materyal denetim edilir ve nemlenen kurutma kagitlari varsa bunlar yenileri birlikte degistirilir. Kuruma 2-4 hafta arasinda degisen surelerde gerceklesir.

Kurutulan Bitkisel Materyalin Kullanımı

Kurutulan materyallerde renk, doku ve sekil kombinasyonlan iyi ayarlanarak birbirinden guzel arajmanlar olusturulabilir. Porselen, cam, pirinc, bakir veya hasir orgusu degisik sekillerdeki kaplardan bu amacla yararlanilir. Eski 1 bakir mangali ve komur utusu üstelik 1 deniz kabugu atildigi kosesinden cikarilarak icine yerlestirilen çiçeklerle odanin 1 kosesine canlilik getirilebilir.

Kurutulan bitkisel materyalle degisik kompozisyonlar yapilmasi biraz da kisinin yaratici gucune dayanmaktadir. Boylesi guzel ve seyrine doyulmayan bu kompozisyonlar en azindan bir sene gibi uzun 1 sure kullanilabilir. Toz, gunes isinlari ve yag, buğu gibi yipratici faktorlerden korunarak bu sure daha da uzatilabilir.

Kaynak: Mine Pakkaner

EGE ÜNİVERSİTESİ TARIMSAL UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YAYIM BÜLTENİ

Çiçek kurutma yöntemleri

Http://www.tuam.ege.edu.tr

Dr. Tanay BIRISCI

Yayim Bulteni 16 Temmuz 1993

Kaynak: Çiçek Nasıl Kurutulur?



Üniversite sınavlarına hazırlanmadan önce tek istediğim bölüm bilgisayar mühendisliğiydi. Lise yıllarında programlama ile uğraşmaya başlamam için kendimi daha da geliştirmeyi ve bu alanda eğitim almayı planlıyordum, öyle de oldu. Fakat üniversiteye girdikten sonra Bilgisayar Mühendisliği’nin programlamadan ibaret olmadığını ve birçok iş kolunda çalışabileceğini öğrendim. Bilgisayar Mühendisliği’nde okuyan öğrenci arkadaşlarımın üniversite bitirdikten sonra ne tarz işler yapacağı konusunda çok da fikirleri yoktu. Birçok kişi bu konuda sorular yönelttiği için elimden geldiğince yardımcı olabilecek bir yazı hazırlamaya çalıştım.

Öncelikle bir mühendislik dalıdır ve bu bölümü kazanan veya okumayı düşünen insanların bunun bilincinde olması gerekir. Mühendislik bilimsel ve matematiksel verileri kullanarak insanlara faydalı ürünler ortaya çıkarmaya uğraş veren bilim dalıdır. Bu nedenle matematiksel zeka gerektirmektedir. Hızlı ve hatasıza yakın sonuçlar elde etmeye çalışır.

Bilgisayar mühendisi, mühendislik problemlerini bilgisayar teknolojisi ile modellemeye ve çözmeye çalışır. Bunu yaparken bu teknolojinin içerdiği veri saklama, veri işleme ve iletişim açılımlarını yoğun ve etkili bir şekilde kullanır.

Bilgisayar Mühendisleri dışardan genellikle program yazan kişiler olarak görülmektedir. Kısmen doğru olan bu kanı aslında tamamen gerçeği yansıtmamaktadır. Yazılım sadece Bilgisayar Mühendisliği’nin bir parçasıdır. Çoğu zamanda Bilgisayar Mühendisleri yazılım işinin ön safhası olan sistem tanımlaması ve koordinasyonu işlerini yürütmektedir. Türkiye’deki birçok bölüm aslında yurtdışında “Software Engineering” olarak adlandırılan “Yazılım Mühendisliği” derslerini okumaktadır. Eğitim süresince çeşitli işletme ve endüstri dersleri ile birlikte temel teknik dersler okutulmaktadır. Okuldaki eğitimlerde verilen teknik dersler genelde giriş ve orta düzeyde verilmektedir. Öğrencinin kendisini yakın hissettiği alanda geliştirmesi ise piyasa tecrübesi ile birlikte ortaya çıkar.

Bilgisayar Mühendisleri yazılım dışında birçok iş alanında çalışabilir. Bunlardan bir tanesi akademik kariyer yapmaktır. Yüksek lisans ve doktora ile başlayarak belirli bir alanda uzmanlaşarak eğitimci olarak öğrencilere yardımcı olmaktadırlar.

Sistem mühendisliği (System Engineering) alanında işler yapabilir. Sistem mühendisliği veri ağlarının planlama, tasarlama ve kurma işlemlerinde görev alır. Bu alanda firmaların bilgi işlemleri ile birlikte çalışmalar yürüterek kurumlarının ağlarının daha verimli ve kaliteli çalışmasını sağlayabilir.

Sistem Analisti ve Tasarımcısı (System Analyst & System Designer) olarak çalışabilir. Sistemleri geliştirmek için bilgileri derler ve bu bilgilerin analizini yapar. Sistemlerin geliştirilebilmeleri için önerilerde bulunur. Bilgi akışını ve sistemlerin işleyişlerini akış diyagramları oluşturarak işin herkes tarafından anlaşılabilmesini sağlar. Üniversite eğitiminde alınan akış diyagramları ile ilgili dersler sayesinde mezun olan öğrenciler dünyanın her yerindeki mühendislerler ortak bir dil ile anlaşabilir.

Bilgi Güvenliği Uzmanlığı (Information Security Manager) alanında faaliyetlerde bulunabilir. Kurumun bilgisayar sistemlerinin güvenli bir şekilde çalışabilmesi için güvenlik gereksinimlerini belirler ve bu konu da bir standart oluşturarak sistemlerin güvenli bir şekilde çalışması için uğraş verir. Özellikle büyük sistemlerde veriler kurumlar ve firmalar için hayati önem taşımaktadır.

Veritabanı Yöneticiliği (Database Administrator) alanı kurumlar için vazgeçilmez hale gelmiştir. Özellikle müşteri ilişkileri yönetimlerinin (CRM) yaygınlaşması ile birlikte daha da önemli olan veritabanı yöneticiliği oldukça gerekli bir iş dalı haline gelmiştir. Veritabanları için belirli bir standart oluşturulmasını ve bu standartın korunarak hazırlanacak veritabanlarının ortak bir şekilde kullanılmasını sağlar. Ayrıca veritabanlarının tasarlanması geliştirme aşamalarında bulunur. Birçok kuruluş özellikle Oracle ve MsSQL sistemlerini kullanmaktadır. Haliyle birçok eğitimli insana ihtiyaç duyulmaktadır.

Ar-Ge alanında çalışabilmektedir. Firmaların yeni ürünler ve hizmetler ortaya çıkarabilmesi için Araştırma-Geliştirme birimlerine ihtiyaç vardır. Bilgisayar Mühendisleri de bilgi birikimlerini bu alanda kullanarak çalışabilirler.

Yazıda birçok teknik terim olabilir ama Bilgisayar Mühendisliği öğrencilerinin, öğrenci adaylarının ve mezunlarının bu terimlere aşina olmaları gerekmektedir. Saydığım iş dalları ilk etap da akıla gelenlerdir. Bunların dışında İnternet’in gelişmesi ile birlikte birçok yeni iş kolu ortaya çıkmıştır.

Sevdiğiniz işi yapmak herşeyden önemlidir. Yazılımcı olmak isteyen bir kişinin illa ki Bilgisayar Mühendisliği okumasına gerek yoktur. Fakat okuması yararına olacaktır. Öğrencilik yaşamında bir şekilde piyasanın içerisine girmek en doğru iş olacaktır. Böylelikle eğitiminize şekil vererek seveceğiniz bir iş dalına geçiş yapabilirsiniz.

Dip Bilgi :

Üniversitelerin Bilgisayar Mühendisliği Bölümleri :

Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü

http://cs.bilkent.edu.tr

Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü

http://www.cmpe.boun.edu.tr

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü

http://ce.comu.edu.tr

Çankaya Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü

http://ceng.cankaya.edu.tr

Dokuz Eylül Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü

http://www.cs.deu.edu.tr

Ege Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü

http://bilmuh.ege.edu.tr

Erciyes Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümühttp://bm.erciyes.edu.tr

Fırat Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü

http://www.firat.edu.tr/bilmuh

Gazi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümühttp://ceng.gazi.edu.tr/web

Hacettepe Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü

http://www.cs.hacettepe.edu.tr

Harran Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümühttp://eng.harran.edu.tr/bilgisayar

Işık Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümühttp://cse.isikun.edu.tr

İKÜ Bilgisayar Mühendisliği Bölümü -- Benim mezun olduğum okul

http://www.cse.iku.edu.tr

İstanbul Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü

http://www.trans.istanbul.edu.tr/ce

İTÜ Bilgisayar Mühendisliği Bölümühttp://www.ce.itu.edu.tr

İYTE Bilgisayar Mühendisliği Bölümühttp://arf.iyte.edu.tr

Karadeniz Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü

http://ceng.ktu.edu.tr

Kocaeli Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü

http://mf.kou.edu.tr/dept.asp?b_kodu=01

Mersin Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü

http://mersin.edu.tr/bolumler.php?fid=8&id=42

ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği Bölümühttp://www.ceng.metu.edu.tr

Selçuk Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü

http://bm.selcuk.edu.tr

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümühttp://www.bil.etu.edu.tr

Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü

http://www.ce.yildiz.edu.tr



Kaynak: Bilgisayar Mühendisi Ne İş yapar?


Posted by ??????????? | File under : , , , , ,


Dövüş Kulübü – Chuck Palahniuk

Modern çağın en büyük sorunu olan bireyin kendine yabancılaşması ve kapitalist düzen karşısındaki çaresizliği, çağa ayak uydurma kaygısı ve bununla birlikte ortaya çıkan suçluluk duygusu filmin temelini oluşturur.

“İnsan sevdiklerini öldürür diye bir laf vardır ya, aslında bakın, insanı öldüren de hep sevdiğidir.”

Toplumsal değerlerin sorgulandığı ve bu değer yargılarının süreçte modernleşmeyle birlikte insanın iç çatışmasına nasıl dönüştüğünü de kapsayan kült bir kitaptır, dövüş kulübü.

“Sahip oldukların en sonunda sana sahip olur”

Mülkiyet hakkına ve mülkiyetin toplumsal koşullarda insanları rekabet ortamına dahil etmesi, herşeyin birbirinden daha iyi olması, daha değerli olması gibi sebepler, karakterimizin içsel devinimlerine ve arayışlarına yol açmaktadir ve bir çıkış noktası aramaktadır kendine.

“Bu, sevgiyle alakalı bir değer verme meselesi değil, bu mülkiyetle alakalı bir sahip olma meselesidir.”

Bütün bunların gitgide farkına varan karakterimiz, yavaş yavaş kendine dönmekte nihilist bir yapıda olmak ve görmek istediği başka bir insan modeli ile yaşamaya kalkar. Onun herşeyi hiçe sayması günden güne, kendisini de ona yakın hissetmeye çağırır.

“Uyanırsın ve hiçbiryerdesindir.”

Uyumak bireyin ihtiyacıysa, neden sadece bedenini yatağa gömdüğünde uyuma halinde olmaz. Uyumak sadece yatarken mi olur? İnsan her zaman her şekilde uyuyabilir. Gerçeklere de arkasını dönebilir uyurken belki de.

“Eğer ne istediğini bilmezsen, bir bakarsın bir sürü istemediğin şeyin olmuş”

Kitapta, kapitalist düzenin kölesi olmuş bir karakter ki – anlatıcının kendisidir- giderek çamura batmakta ve böylece kendisine karşıt bir kurtarıcı aramaktadır.

“Bana bütün gücünle vurmanı istiyorum.”

Bu kurtarıcı tüm erdemlerinden arınmış ve toplumsal değerleri yıkmak üzere harekete geçmektedir. Kaybettiği ve bulmak istediği diğer insan profilini aramaktadır. Böylelikle insanın iki yönü bir çatışmaya girmiş ve bireysel özgürlük karşısında pasif, çağa ayak uyduran bireyin çırpınışı çarpıcı bir şekilde ortaya konmuştur kitapta.

“Omlet yapabilmek için yumurtaları kırman gerekir”



Bütün bunları teknoji hastalığını, iletişimsizliği, tüketim deliliğini, herşeyin daha iyisine sahip olma arzusunun şiddetle bastırılmaya çalışılması ve insanın kendi içinde ikiye bölünmesi, toplumun duygusuzluğa ve acımasızlığa itilmiş olmasını anlatan bir karakter ele alınmıştır, Dövüş Kulübü'nde.

“Kıçına tüy taktın diye, tavuk olmazsın.”

Modern çağın insanına ve problemlerine işaret eden kitapta, bugüne dair eleştiriler ve günümüz insanına isyan da gözden kaçmamaktadır. Bugünün insanlarının suçluluk duygusu ve her şeyden arınma kaygısı ve bununla birlikte değer yargılarının sorgulanması, insanın evrimleşmesi ve ilk insandan bu yana zincirleriyle yaşamasıdır, anlatılan.

“Herşey suretinin sureti”

Bir fotokopi makinesi başındayken insanın taklit olan bir doğayı taklit etmesini eleştiren karakterimiz, varlığını sorgulamaktadır aslında. Hayattaki göstergelere işaret etmektedir ve zaman zaman bu döngünün içine koymakta kendini, zaman zamansa dışardan bir gözle bakmıştır, kendine dünyaya ve içine.

“Beyaz yüzlü ay

Bakar ona yıldızlar

Öfke duymadan

Falan, feşmekan, bitti”

Kaynak: Dövüş Kulübü ve Tüketim Çılgınlığı Hakkında

Yazar Hakkında:
Bağımsız Yazar

20 Kasım 2012 Salı

Posted by ??????????? | File under : , , , ,


Futbolseverler iyi bilir; bir futbolcunun en büyük hayali kariyeri boyunca 100 gol atıp ya da 100 kez milli formayı giyip Yüzler Kulübü’ne, yani futbol dünyasının en prestijli kulübüne adım atmaktır. Her futbolcu için Yüzler Kulübü’nde yer almak büyük bir ayrıcalıktır.

Gillette’in Türk erkeklerine büyük hizmeti: MACH3 Yüzler Kulübü!

Dünya’nın 1 numaralı tıraş bıçağı markası Gillette, yüzüne değer veren erkekler için MACH3 Yüzler Kulübü’nü yarattı. Yüzler Kulübü’nde artık sadece futbolcular değil, yüzünün değerini bilen futbolseverler de yer alabilecek.

Peki MACH3 Yüzler Kulübü erkeğini farklı kılan şey ne?

Bir erkeğin yüzü aynı zamanda onun kartvizitidir. MACH3 Yüzler Kulübü erkeği kusursuz bir sakal tıraşını kariyerinin önemli bir parçası olarak görür ve seçimini MACH3’ten yana kullanır. MACH3 Yüzler Kulübü erkeği aynı zamanda tarz sahibidir ve spora aşkla bağlıdır. Başarının detaylarda saklı olduğunu bilen MACH3 Yüzler Kulübü erkeği mükemmel bir sakal tıraşının keyfini MACH3 ile çıkarır.

MACH3 Yüzler Kulübü’nde erkekleri hangi sürprizler bekliyor?

Facebook Gillette Türkiye sayfasını ziyaret edip videosunu oluşturmaya başlayan futbolseverler MACH3 Yüzler Kulübü’ne ilk adımı atacak. Videonun içinde Ercan Taner’in hazırlayıp sunduğu 5’te 5 programına bağlanıp 5 soruyu cevaplayan MACH3 Yüzler Kulübü üyeleri, Gillette MACH3 tıraş seti, imzalı futbol topu ve isminin yazılı olduğu forma kazanma şansını elde edecek.

Henüz bitmedi!

Videonun sonunda bugüne kadar hiç unutamadığı efsane bir golden bahsedip MACH3 Yüzler Kulübü’nün büyük ödülünü kazanan üyeler, NTV stüdyolarına konuk olma ve Ercan Taner’in 5’te 5 programında özel misafiri olma şansını yakalayacak.

MACH3 Yüzler Kulübü, kendinden uzun süre söz ettirecek gibi görünüyor. Sen hala burada mısın? Haydi hemen Gillette Türkiye facebook sayfamızı ziyaret ederek videonu oluşturmaya başla ve Ercan Taner’in sorularını cevapla. Videonu arkadaşlarınla paylaşarak MACH3 Yüzler Kulübü’nün ayrıcalıklı dünyasındaki yerini al ve sana özel sürprizlerin keyfini çıkarmaya başla.

gillette
Bir bumads advertorial içeriğidir.

19 Kasım 2012 Pazartesi

Posted by ??????????? | File under : , , , ,

Araç kiralamadan organizasyona,düğün-organizasyondan güvenilk sistemlerine, hergün ihtiyaç duyduğunuz yüzlerce hizmeti işin ehlinden almanızı sağlamak için kurulmuş bir web sitesi.Üye olup detaylı bir şekilde incelemek için tıklayın

18 Kasım 2012 Pazar

Posted by ??????????? | File under : , , , , , ,

Efsane jokey Ali Ağaoğlu Mayıs ayında jokeyliği bırakacağını açıkladı.Artık yorulduğunu belirten Ağaoğlu,'At sevgisi ölene dek kalbimde kalacak ancak artık jokeylik kariyerimi sonlandırıyorum' dedi.Çok yoruduğunu belirten tecrübeli jokey artık ne fiziksel olarak ne de psikolojik olarak bu yükü taşıyacak gücünün kalmadığını belirtti.

Geçen sene hakkında çıkan şike söylentilerine sadece güldüğünü anlatan Ağaoğlu,onların hayalleri benim gerçeklerim;tarih hayal edenleri değil gerçekleştirenleri yazar diyerek, kendisini eleştirenlere mesaj gönderdi.

Servetiyle ilgili yapılan dedikodulara kulak asmadığını söyleyen Ali Ağaoğlu, benim alın terimle kazandığım parayı konuşacaklarına, devlet arazisine inşaat yapanların paralarını konuşsunlar diyerek söyleşiyi noktaladı.

Ali Ağaoğluna Tük atçılığına yaptığı katkılardan dolayı teşekür eder bundan sonraki hayatında başarılar dileriz.

Acun Ilıcalı -Haber Paralel Spor Servisi
Posted by ??????????? | File under : , , , ,


ABD Patent Ofisi, Apple'ın e-reader uygulamalarındaki sayfa çevirme özelliğine patent onayını verdi. Apple'ın bu patent hakkıyla birlikte iBooks'un rakiplerine yasal bir hareket başlatması bekleniyor.
Apple'ın bu patent için başvuruyu yaklaşık 1 sene önce yaptığı belirtiliyor. Firmanın iddiası ise kendi sayfa çevirme animasyonunun, diğer uygulamalardan oldukça farklı olduğu yönünde. Uygulamada sayfanın istediğiniz bir köşesini ekrana dokunarak kaldırıyor ve buna göre arkadaki sayfada yazılanları az da olsa görebiliyorsunuz. Google'ın e-reader uygulamasında ise diğer sayfaya geçmek için görüntünün ortasına dokunmanız yetiyor.
İlginç olan ise firmaların böyle basit patentleri alarak birbirlerine üstünlük sağlama yarışı içerisine girmesi. Çoğu eleştirmen, patent ofisinin bazı patentleri oldukça kolay bir şekilde onayladığını belirtiyor.
Apple bu patentiyle birlikte içerisinde lokasyon servisleri, kanal tarama ve diğer çoklu dokunmatik özellikleri bulunan 38 patentin de sahibi oldu.
Posted by ??????????? | File under : , , ,


Online oyun sektörünün Türkiye’deki dev ismi Joygame, Orta Çağ’da geçen savaşları konu alan yepyeni oyunu World of Battles’ı Türk oyunseverlere sunuyor. Kasım ayının ilk haftalarında oyunseverlerle buluşturulacak, MMORTS türündeki bu oyun, yüzde 100 Türkçe olmasıyla dikkat çekiyor.
 Türkiye’de ilk kez MMORTS türündeki bir oyun Türkiye’ye Türkçe olarak sunuluyor!
Joygame, yine daha önce denenmemişi yaparak, World of Battles oyununu Türk oyunseverlere Türkçe sunarak zor olanı başarmayı sevdiğini gösteriyor.
İnsanlık için dönüm noktalarıyla dolu, birçok iyilik ve dramın yaşandığı Orta Çağ, Joygame kalitesiyle World of Battles oyunuyla oyunseverlere sunuluyor. Kasım ayının ilk haftasında açık betasıyla birlikte başlayacak olan bu oyun, oyunseverlere biraz fantastik bir şekilde o dönem yaşanan savaşlar hakkında fikir veriyor. Sadece tarihi eserlerde ve tarih kitaplarında yer alan birçok birliğin yanında, aynı zamanda sadece hikayelerde yerini alan birçok fantastik birlik bu oyunda bulunuyor.
World of Battles dünyası 3’e ayrılıyor: İyiler (İmparatorluk, Elfler ve Cüceler), Vahşiler
(Barbarlar, Amazonlar ve Yaban Ahali) ve Kötüler (Orklar, Yaşayan Ölüler ve Kara
Elfler).
İlk açılışta 4 birimlik bir ordu oluşturulabilen bu oyunda ısınma turları sayılacak hem tecrübe hem de altın kazandıran görevler mevcut. Bu görevler seviye atlandıkça hem zorlaşıyor hem de daha çok tecrübe ve altın kazandırıyor.
Oyunun en dikkat çekici özelliklerinden biri kamera açılarının gözükmesi. Savaş sırasında birimlere en yakın açıya kadar yakınlaşarak savaşın en küçük ayrıntısı bile kaçmamış oluyor. Ayrıca savaş sırasında yapılmış seslendirmeler oyuna farklı bir bakış açısı kazandırıyor. Bu oyunda hem anlık olarak savaş birlikleriyle yönetim sağlanabiliyor hem de büyük bir klanı yöneterek dünyanın hakimi olmak mümkün.
Siz de World of Battles dünyasındaki tarihi heyecanı yaşamak, stratejik zekanız ile ordularınızı ve klanınızı yönetip dünyanın tek hakimi olmak istiyorsanız, bu oyundan başka seçeneğiniz olmadığını bilin!

http://www.joygame.com/world-of-battles/
http://www.facebook.com/WoBJoygame
SHR / JOYGAME Hakkında
Şirketin amacı, Türkiye’nin Dijital Eğlence Sektöründeki açığı kapatarak en kaliteli online oyunları Türk oyun severlerin ihtiyaçları ve beklentilerine karşılık gelen bir hizmet anlayışıyla Türkiye piyasasına uyarlayarak sunmaktır. SHR’nin temel misyonu ve vizyonu online oyun yayıncılığı, ortak yayıncılık, dijital içerik dağıtımı, radyo, TV ve sosyal ağ portal hizmetleriyle bir dijital eğlence dünyası yaratmaktır. Joygame, 2,5 yıl gibi kısa bir sürede 12.000.000′u aşkın üye, 3 milyon aktif oyuncu, 70.000’i aşkın CCU’ya ulaşarak, büyük başarılara imza atmıştır. Joygame, Joygame Arabic, mobil oyun portalı Joymoby, Joygame Store, anime portalı Joyotaku, radyo kanalı Jeton SHR’nin ana markalarıdır. 7/24  müşteri desteği, A’dan Z’ye oyun yerelleştirme, yerel piyasaya ve bölgesel pazarlamaya verilen değer,sosyal ağın eğlenceli ortamıyla online oyunların keyfini birleştiren yapı, oyuncular için kolay ödeme seçenekleri, MMOFPS, MMORPG, MMO Aksiyon, Sosyal Oyunlar, Gündelik Oyunlar, Mobil Oyunlar gibi oyun kategorilerinin farklı bölümlerine hitap eden ürün portföyü, SHR’nin Joygame portalında sunduğu
temel hizmetlerdir. 2011 yılının ilk yarısından başlayarak, Joygame’in Mısır’da açılan ve işletime geçen
ofisi, tüm Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerine Arap dilinde hizmet sunmaya başlamıştır. 400 milyonu aşkın kişiyi içeren Arap piyasasındaki temel hedef, Türkiye’dekiyle aynıdır: lider oyun şirketi olmak.

17 Kasım 2012 Cumartesi

Posted by ??????????? | File under : , , , , , ,

Geçtiğimiz sezon Amerika Açık'ı kazanmasının ardından geçen ay sona eren Bağdat 2012 Olimpiyatlarında gümüş madalya kazanarak  tenis dünyasının gündemine oturan Marc Zuckerberg geç gelen başarısı ve hayatıyla ilgili bilinmeyenleri FB Sports'a açıkladı.

Sözlerine okulla tenis arasında bir seçim yapmam gerekiyordu ve yaptığım seçimin ne kadar doğru olduğunu kanıtladığımı düşünüyorum diyerek başlayan Zuckerberg , "Ailem mühendis olmamı istiyordu ve bu konuda üzerimde oldukça fazla baskı oluşturdular.Neyse ki onları tenis'in benim yaşam biçimim olduğuna inandırabildim.Şimdi benimle gurur duyuyorlar." diyerek konuşmasına devam etti.

Bugünlere gelmek için çok çalıştığını belirten Zuckerberg, insanlara başarısız bir ahmak olmadığını kanıtlamak için gecesini gündüzüne kattığını ve hak ettiği başarıya sonunda ulaştığı için çok mutlu olduğunu söyledi.

Ayda 3000 dolara sabahlara kadar kafa patlatmanın ona göre olmadığını söyleyen başarılı tenisçi sadece geçtiğimiz sezon  4.7 milyon dolar kazandığını belirterek, bu parayı mühendis olarak kazanmak için 300 yıl çalışmam gerekirdi heralde diyerek sözlerine devam etti.Mühendislere ve yaptıkları işe çok büyük saygı duyduğunu belirten Zuckerberg ,açıklamalarının yanlış algılanmamasını istediğini defalarca vurguladı.

Hiçbir sosyal ağ'da hesabı bulunmadığını söyleyen Zuckerberg,"Adıma açılan bütün hesaplar sahte,kimse alınmasın ama bu tarz işlerin sadece zaman kaybı olduğunu düşünüyorum.İnsanlar zamanlarını daha faydalı işler yaparak geçirmeliler." diyerek sözlerini noktaladı.

Acun Ilıcalı - Haber Paralel Spor Merkezi

İlerlemiş yaşına rağmen Athletico Madrid taraftarlarının sevgilisi olma özelliğini koruyan Yaşlı Kurt Yılmaz Erdoğan hafta sonu ligin ilk maçı olan Osasuna mücadelesinde attığı iki golle yıldızlaştı.

Futbolcumuzdan övgüyle söz eden Athletico Madrid başkanı Florentino Perez "Onun gibisi bir daha gelmeyecek.11 yıldır Athletico Madrid formasını onurlandırıyor.Ona minnettarız." dedi.

Teknik Direktör John Benjamin Toshack ise "Onu Beşiktaş'tan Athletico Madrid'e getirmek kariyerimde verdiğim en doğru karardı.Athletico taraftarları ona sahip oldukları için çok şanslılar." diye görüş belirtti.

Maçtan sonra Paralel Tv'ye canlı telefon bağlantısıyla katılan Erdoğan "Sezon sonunda futbol hayatımı noktalayacağım için çok sevdiğim Athletico taraftarına bir şampiyonluk daha hediye etmek istiyorum." dedi.Rafael Nadal ile forvet hattında çok iyi bir ikili oluşturduklarını söyleyen Erdoğan "Rafa çok yetenekli bir futbolcu.Ben futbolu bıraktıktan sonra da Athletico onun omuzları üzerinde yükselecektir." diyerek sözlerini tamamladı.

Acun Ilıcalı - Haber Paralel Spor Merkezi
Posted by ??????????? | File under : , , , , , ,

Karadenizin sevilen türkücüsü Abdurrahim Albayrak hakkında çıkan asılsız haberlere veryansın etti.

Haziran ayında çıkan yeni albümü "Zehir Zıkkım" en çok satanlar listesinde birinci sıraya yükselince,bütün gözler karadenizli türkücü Abdurrahim Albayrak'a yönelmişti.Bir televizyon programında Adanalı Hasan'ın ortaya attığı iddialar sanatçının büyük başarısı üzerine yeni tartışmaların başlamasına sebep oldu.

"50 bin albümü kendisi satın aldı"

Şehrin Aynaları adlı sabah programında Elif Safak'ın konuğu olan Adanalı Hasan , Abdurrahim Albayrak'ın kendi cdlerini satın aldığını ve haksız yere satış rakamlarında kendisinin üzerine çıktığını belirtti.Daha önce akrabalarına hediye etmek için 100 adet kendi albümünden satın alırken görüntülenen Adanalı,Abdurrahim Abi 50 bin tane aldı kimsenin sesi çıkmadı,biz 100 tane alınca bütün basın auuu diye ayağa kalktı diyerek sitemde bulundu.

Bu açıklamalar üzerine muhabirimiz Ertem Şener Abdurrahim Albayrak ile bir tele röportaj gerçekleştirdi.Adanalı Hasan'ın açıklamalarına çok üzüldüğünü belirten ünlü türkücü defalarca "böyle birşey olabilir mi ya" dedi.Programı izlerken gözlerinin dolduğunu söyleyen Albayrak, "Hasan 18 yaşındaydı elimize geldiğinde.Çok emeğim vardır üzerinde.Niye böyle yaptı anlamadım." diyerek sözlerini sürdürdü.

Hukuki süreç başlamıştır.Bundan sonra avukatlar konuşacak

Hakkında yapılan suçlamaların hepsinin asılsız olduğunu öne süren Albayrak,"Dün avukatıma yetki verdim,bundan sonra iş mahkemede çözülecek." dedi.Adanalı Hasan'ın kendisine yazık ettiğini belirten Albayrak,akıl hocalarının Hasan'ı bu hale getirdiğini vurgulayarak,özür dilerse kendisini affedebileceğini söyledi.Otobüs şofürlüğünden bugünlere tırnaklarıyla geldiğini belirten ünlü türkücü,"Türkiye'de 30 yıldır Abdurrahim Albayrak gerçeği var.İsteyen istediğini söylesin,bir 30 yıl daha buradayım." diyerek sözlerini noktaladı.

Haber Paralel Magazin - Ertem Şener

Posted by ??????????? | File under : , , , , ,


Fenerbahçe Teknik Direktörü Recep Tayyip Erdoğan, UEFA Şampiyonlar Ligi play-off turunun ilk maçında Sovyet şampiyonu Dinamo Kiev'e 3-1 yenildikleri maçta, kendileri adına ''ucuz'' bir golle avantajı Sovyet ekibine bıraktıklarını söyledi.

Erdoğan, maçtan sonra düzenlenen basın toplantısında mücadeleyi şöyle değerlendirdi:

"Rakibimiz köklü bir ekolden gelen güçlü bir takımdı.İlk 30 dakika sahaya istediklerimizi yansıtamadık ve 2-0 geriye düştük.İkinci yarı oyunu dengeleyip bir de gol bulduk ama son dakikalarda yine çok basit bir gol yiyerek avantajı rakibimize kaptırdık.Rövanş için umudumuz devam ediyor.Allah yar ve yardımcımız olsun."


"Oyuncularımın performansı beni hayal kırıklığına uğrattı"


Antrenmanlarda çokça çalışmalarına rağmen maç içinde oyuncularının yaptığı hatalar yüzünden hayal kırıklığına uğradığını söyleyen Erdoğan sözlerine "Fenerbahçe forması ağır formadır.Herkes sorumluluklarını bilecek.Fenerbahçe kulübü yan gelip yatma yeri değildir." diyerek son verdi.





Acun Ilıcalı - Haber Paralel Spor Merkezi
Posted by ??????????? | File under : , , , , , , ,

Fulya tesislerinin yıkılıp altyapının Gaziosmanpaşa'da bir alana yapılacak yeni tesislere aktarılması haberleri yayılmaya başladı.Yıkılan tesislerin yerine ise kongre üyeleri için bir lokal yapılması gündemde.Böylece Beşiktaş'ın semtle tek bağı olarak maçlarını Süleyman Seba'da oynayan Hentbol takımı kalmış oluyor.

Fulya'daki sadece bir lokal yapımı için fazlaca büyük olan bu arazide Akatlar'a bir türlü alışamayan,taraftarı salonlara çekebilecek,Basketbol,voleybol ve hentbol takımlarının müsabakalarını oynayacağı bir salon yapılması şu aşamada bana çok daha mantıklı geliyor.Hem Beşiktaş semtten kopmamış olacak,hem de takımlarımız çok daha  büyük bir taraftar kitlesinin önünde maçlarını yapma şansı bulacak.Ayrıca hentbol takımının da bu salona taşınmasıyla Süleyman Seba salonu farklı şekilde değerlendirilme şansı bulacak.

Ordaki arazi yeterli büyüklükte bir salon yapmaya yeter mi bilmiyorum ama, gerçekleşebilirse Beşiktaş'a çok önemli bir değer kazandırılmış olur.

15 Kasım 2012 Perşembe

Posted by ??????????? | File under : , , , , ,


LSV Dükkan yani Lösev Dükkan’ında lösemili çocuklarımızın anneleri kendi elleriyle hazırladıkları organik kurabiyeler ve birbirinden renkli el emeği, göz nuru el işlerini sizlere sunuyor. LSV Dükkan bundan tam 12 sene önce LÖSEV Ankara’da, küçücük bir atölyede 5 anne ile başlayan bir çalışmayken bugün yüzlerce annenin ekmek parasını kazandığı meslek atölyeleri haline geldi.                                       


Beslenme ile kanser arasındaki yakın ilişkiye dikkat çekmek için kurulan bu minicik atölye, seneler içerisinde azim, sevgi ve inançla büyüdü. Giderek büyüyen ve insanın içini ısıtan bu başarı öyküsü, LSV Dükkan markasını yaratmaya kadar uzandı. Lösemili çocuklarımızın annelerinin umutlarını, hayallerini işlediği, sevgiyle yoğurduğu her bir LSV Dükkan ürünü sevgili çocuklarımızı hayata bağlayacak.

Tüm renkleri ve lezzetleri ile Türkiye’nin her yerinden LSV Dükkan’awww.lsvdukkan.com üzerinden ulaşabilir ve sipariş verebilirsiniz.

Lösev’i Twitter’da @losev1998 hesabından takip edebilir, #LosevHayatVerirhashtag’i ile  paylaşımlarınızla destekleyebilirsiniz.

Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.



10 Kasım 2012 Cumartesi

Posted by ??????????? | File under : , , ,

Oynamaya Başlamak için tıklayın.
Rappelz, dunyaca unlu oyun yayincisi Gala-Net tarafindan yayinlanan, uc farkli irkin hukum surdugu harika ve ucretsiz oynanabilen bir devasa coklu online oyundur. Oyunda, Deva Irki, isigi; Asura Irki, karanligi; ve Gaia’da insan ve dogayi temsil etmektedir. Hikaye soyle gelismistir. En eski irk, Gaia’dir. Dunya’ya denge getirmek icin Creation ve Extinction tanrilari, 2 irk daha getirmislerdir: Isigin temsilcisi Deva ve Karanligin temsilcisi Asura. Boylece Dunya guclerin daha dengeli oldugu bir duzene girmistir. Yillar gecmis, be Gaia irkinin icinden “The Witch(Buyucu)” denilen biri ortaya cikmistir. Cok guclenmis ve hirsi da gucune paralel olaray buyumustur. Gucu ile insanlari yonetip Dunya’ya karsi bir isyan olusturmustur. Dunya’daki herkes bu isyana katilmadi ancak, Dunya bir kaos ortamina suruklendi. Sadece 3 irkin (Deva, Asura, ve Gaia’nin) ortak mucadelesiyle Buyucu yakalanmis ve canli olarak yakilmisti. Bu irklar icin zafer demekti. Gunumuzde, hala uc irk birbirleriyle yasiyorlar. Ancak Buyucu’nun ve kotu guclerinin tekrar yeryuzune inecegine dair rivayetler hizla artmakta.

Rappelz’de oyuncularin hosuna gidecek bir cok ozellik var: Oyananabilirligi, grafik kalitesi, Dungeon sistemi ve Pet sistemi oyunun buyuk artilarindan.




7 Kasım 2012 Çarşamba

Posted by ??????????? | File under : , , ,

Bağımsız Sinema Merkezi (BSM), Ekim Devrimi’nin yıldönümü dolayısıyla geçtiğimiz ay ilk gösterimi yapılan “Lenin – Sosyalizmin Kızıl Şafağı” adlı belgeseli internet üzerinden paylaşıma açtı.
Bağımsız Sinema Merkezi tarafından hazırlanan ve geçtiğimiz ay ilk gösterimi yapılan “Lenin – Sosyalizmin Kızıl Şafağı” adlı belgesel, yarın 95. yaşına girecek Ekim Devrimi’nin yıldönümünde paylaşıma açıldı. BSM tarafından yapılan açıklamada “filmi Türkiye İşçi Sınıfına armağan ediyoruz” denildi.
BSM tarafından filmin paylaşıma açılmasının ardından filmi tanıtan bir açıklama yapıldı:
‘Sosyalizmin Kızıl Şafağı: Lenin’ adını taşıyan belgesel bu ihtiyaçtan hareketle ortaya çıkarılan bir çalışma olarak karşımızda duruyor. Bağımsız Sinema Merkezi (BSM) tarafından hazırlanan belgesel, tarihin ilk sosyalist devleti Sovyetler Birliği’nin nasıl doğduğunu genel hatlarıyla anlatırken odağına bu devrimin en önde gelen mimarı Lenin’i yerleştiriyor. İzleyiciler, Lenin’in çocukluğundan itibaren tanık olduğu, analiz ettiği ve müdahalede bulunduğu olaylar üzerinden 19. yüzyıl Rusya’sının küçük bir balıkçı kasabasına, Rus göçmenler ve sürgünlerin siyasi mücadeleyi zor koşullar altında sürdürdüğü çeşitli Avrupa kentlerine yolculuk ediyor.

Devrimin ateşlendiği Petersburg ve Moskova sokaklarına, en sert tartışmaların ve ayrışmaların yaşandığı kongre salonlarına, I. Dünya Savaşı’nın kan, açlık ve öfke biriktiren siper çukurlarına, önce Çar’ın sonra burjuva hükümetinin terk etmek zorunda kaldığı Kışlık Saray’a, Karşı Devrimci Beyaz Orduyu yenilgiye uğratan Kızıl Ordu saflarına, Kremlin’e ve Lenin’in yaşamının sona erdiği Gorki Köyü’ne de konuk oluyor.
Ama hepsinden önemlisi, belgesel, özenle seçilmiş görsel malzemenin ve verdikleri röportajlarla çalışmaya önemli ölçüde derinlik katan Metin Çulhaoğlu ve Kemal Okuyan’ın katkılarıyla bir devrimin nasıl gerçekleştiğini, devrimci partinin ve Lenin’in bu süreçte ne kadar da tayin edici konumda bulunduğunu gösteriyor. Bunu da hem sosyalizmle yeni tanışanları, hem de döneme bir kez daha yakından bakmak isteyen devrimcileri gözeterek yapıyor.
BSM, "Sosyalizmin Kızıl Şafağı: Lenin" belgeselini, Ekim Devrimi’nin yıl dönümü olan 7 Kasım’da işçi sınıfına hediye ediyor. Film bu tarihten itibaren internetten (www.bagimsizsinemamerkezi.orgadresinden) ücretsiz olarak indirilip izlenilebilecek.
Ekip: Yönetmen: Onur Doğan,Mustafa Kenan Aybastı – Yazan: Onur Doğan – Anlatıcı: Ender Yiğit – Seslendirenler: Berk Avcı, Süha Çalkıvık,Cansu Fırıncı,Mehmet Ali İşgüder, Arda kavaklıoğlu,Dilara Tor,Müge Saut.
Belgeselin fragmanı:

Posted by ??????????? | File under : , , , , , ,

Beşiktaş-CSKA Moskova Euroleague grup maçından videolar..Sevemez kimse seni....






6 Kasım 2012 Salı

Posted by ??????????? | File under : , , ,

2012-2013 UEFA Champions League kapsamında 20 Kasım 2012 tarihinde, TT Arena İstanbul’da oynanacak  Galatasaray AŞ – Manchester United FC maçında, başlangıç seremonisinde çocuğunu futbolun yıldızları ile el ele görmek ve tribünden keyifle seyretmek ya da yalnızsan maçın tadını doya doya çıkarmak istemez misin?

Tek yapman gereken www.pahabicilemezfutbolaski.com sayfasına gitmek, 140 karakterde #pahabicilemezfutbolaski’ni anlatmak, bilgilerini eklemek ve Twitter’da paylaşmak. Gönderdiğin metin jüri tarafından en yaratıcı 52 metin arasına girerse hemen kazanıyorsun ve 52 Galatasaray AŞ – Manchester United FC  maç biletinden biri senin oluyor!

Paha biçilemez futbol aşkını en iyi anlatan ilk 22 kişiye çocuğunu ve maçı tribünden seyretme şansı, 30 kişiye de maç bileti hediye!

Haydi, sen de futbol topu efsanelerin ayağında dolanırken yerinde duramayanlardansan beklemeden www.pahabicilemezfutbolaski.com adresine gir ve kazanmak için yazmaya başla!
Paha Biçilemez Futbol Aşkı


Bir bumads advertorial içeriğidir
.

1 Kasım 2012 Perşembe

Posted by ??????????? | File under : , , , ,

PEMBE PANJUR SİTESİNİ ZİYARET ETMEK İÇİN TIKLAYIN

Arkadaşlık sitelerinin tarihi neredeyse internetin tarihi kadar eski. Özellikle sosyal ortamlara ayak uydurmaktan sıkıntı duyanlar veya yaşam temposu nedeniyle aradıkları gibi bir ilişkiyi dışarıda aramaktan zorlananlar için internetteki çöpçatan siteleri adeta bir nimet. Fakat arkadaşlık sitelerini kullanmanın tek sebebi bunlar değil. Tüm dünyada hızla artan “internetten tanışıp evlenenlerin” sayılarının çığ gibi artması da bunu çok net bir biçimde gösteriyor zaten.
Sizin için doğru kişiyi bulmak için %100 bilimsel yöntem geliştirdiklerini söyleyen PembePanjur ekibiyle özel bir röportaj gerçekleştirdik.
Ümit Öncel: Biraz kendinizden bahseder misiniz? Ekipte kimler var, daha önce yaptığınız benzer işler var mı?
Seda Berber: Kurucu ekibimiz iki kişiden oluşuyor. Dr. Haluk Akın ve Seda Berber. Haluk, 1998’de Türk Nokta Net’te internet sektöründe çalışmaya başladı. Sonrasında İdeefixe (EBİ), Azbuz (DOL)’da çalıştı. Ben yedi senedir Amerika’da reklamcılık ve tasarım sektöründe çalışmaktayım. Uluslararası ve ulusal birçok şirketin ajansı olan iki firmada görev aldım. Haluk ile dört sene önce Amerika’da tanıştık ve bugüne kadar Pembe Panjur da dahil olmak üzere ajansımız Markologie bünyesinde birçok proje yarattık. İçlerinde en önem verdiğimiz ve üzerinde durduğumuz proje Pembe Panjur oldu, sürekli geliştirmekte olduğumuz devam eden bir proje. Pembe Panjur üzerinde yaklaşık 2 sene önce çalışmaya başladık ve bugüne kadar geldik.
ÜÖ: PembePanjur’u biraz tanıtır mısınız? Proje ne zaman, nasıl başladı? Ne kadar zamandır devam ediyor?
SB: Pembe Panjur 2008 sonlarında tohumlanan bir proje. Haluk daha önce benzer sektörlerdeki tecrübelerine dayanarak böyle bir fikir ile geldi bir gün bana. Bulmuş olduğu mükemmel isme (pembepanjur) çabucak vuruldum ve yaptığımız kısa bir konuşma sonunda bu projeye başlamaya karar verdik. Yaklaşık bir sene boyunca ben bir yandan çizimleri tamamlarken Haluk da yazılım kısmını bitirdi. 1 Ocak 2010′da siteyi yayına aldık. Yayına almadan hemen önce arkadaşlar ve ailelerden diyebileceğimiz bir grupla melek yatırım anlaşması da yaptık. 2010 başından bugüne mütevazi bir reklam bütçesiyle 270 bin üyeye ulaştık.
ÜÖ: PembePanjur’u benzerlerinden/rakiplerinden farklılıkları, avantajları nedir?
SB: Biz Pembe Panjur olarak “ciddi ilişki” konsepti üzerinde yoğunlaşıyoruz. Sektörde bulunan diğer birçok casual dating sitesinden farkımız “bilimsel eşleştirme” üzerine kurulmuş bir sistem sayesinde üyelerimizi eşleştiriyor olmamız. Ayrıca “Gizlilik” faktörü de önem verdiğimiz diğer bi ana unsur. Üyelerimizden hiçbirinin profili siteye giriş yapmadan görülebilir değil. Ayrıca site içi aramalarda da istenmediği takdirde görünmemek ya da sadece eşleştirilen üyeler tarafından görülebilmek mümkün. Üyeler kendilerine karakter analizi ve sosyo-ekonomik eşleştirme sonunda önerilen diğer üyeler arasında arama yapabilir. Bu açıdan da farklı bir kurgu yaratıyoruz.
ÜÖ: PembePanjur’u kullanıcılardan aldığı yorumlar nasıl? Hedeflere ulaşmak anlamında proje nasıl gidiyor?
SB: Kurulduğumuz günden bu yana üyelerimizden aldığımız birçok “mutlu son” haberi oldu. E-posta ve telefon yoluyla bize haber verip, kendilerine hayat arkadaşlarını tanıştıracak bir platform sunduğumuz için teşekkür eden birçok üyemiz var. Tabi bu da bir anlamda bizim ulaşmak istediğimiz hedefe yol almakta olduğumuzu gösterdi bize. Tabii ki aldığımız bu olumlu tepkileri onlarca defa büyüklükte kitlelerden almayı hedefliyoruz.
ÜÖ: Projeye eklemeyi düşündüğünüz yenilikler, geliştirmeler var mı?
Haluk Akın: Üyelerin sitede geçirdiği süreyi arttırabilecek özellikler üzerinde çalışıyoruz. Sitedeki anlık hareketi daha iyi yansıtacak ve iletişimi teşvik edici özelliklerin deneyimi geliştireceğini düşünüyoruz. Bu tür bazı özellikleri yaz başlamadan devreye alacağız.
ÜÖ: PembePanjur’u geliştirirken veya açıktan sonra karşılaştığınız en büyük sorunlar nelerdi?
HA: T.C. yasaları yatırımlar için yeterli alt yapıyı sağlamıyor. Yatırımcı da, girişimci de birlikte şirket kurduklarında olması gerektiğinden fazla risk almak zorunda kalıyor. Böyle olunca özellikle yatırımcılar için seçebilecekleri uygun fırsatların sayısı azalıyor, hem riskin çok az olduğu hem de getiri olasılığının çok yüksek olduğu az sayıda projeye yönelmek zorunda kalıyorlar. Dolayısıyla, kanımca yasal yetersizlikler Türkiye’de şu anda girişimlerin önündeki en büyük engeller arasında.
ÜÖ: Bu engellere rağmen yatırım aldınız mı? Ya da arıyor musunuz?
SB: İlk etapta projeye başlamamız arkadaş ve ailelerden gelen bir melek yatırım ile gerçekleşti. 2011 Ocak’ta Etohum bizi ilk 15 projesinden biri olarak seçti. Etohumu oluşturan kişiler, Türk internet sektörünün en önde gelen çok başarılı girişimci ve yatırımcıları. Onlarla görüşmelerimiz halen devam ediyor.
ÜÖ: Etohum süreci sizin açınızdan nasıl geçti?
HA: Etohum’un Antalya kampı gerçekten çok faydalıydı. 2012’de E40’a kalan bütün girişimcilere mutlaka kampa katılmalarını tavsiye edebilirim. Hem ürün, hem yönetim hem de finansal açıdan vizyonunuz gelişiyor.
ÜÖ: Son olarak girişimcilere söylemek istediğiniz, tavsiyeleriniz var mı?
HA: Yola iyi bir ekiple çıktıklarına emin olsunlar. Projenin yazılım, tasarım, kullanışlılık, pazarlama vb unsurlarını mutlaka iyi bilen kişiler olmalı ekipte. Önceden çalıştıkları ya da iyi bildikleri bir alanda girişim yapmaları önemli. Ve mutlaka başarılı bir projeyi örnek alarak yola çıksınlar. Daha önce dünyanın hiçbir yerinde yakın bir örneği olmayan bir projeyle yola çıkmak Türkiye’deki yatırım ortamında çok riskli.
ÜÖ: Bu keyifli sohbet için çok teşekkür ederim.
SB & HA: Biz teşekkür ederiz.
Ve sıra geldi hediyeye… Şu anda PembePanjur’a üyelik ücretsiz. Ayrıca üye olan hanımlar servisi ücretsiz olarak kullanmaya devam edebiliyorlar. PembePanjur ekibinin Webrazzi okuru beyler içinse özel bir hediyesi var. www.pembepanjur.com/hediye adresinden siteye üye olarak “webrazzi” kodunu kullanan beyler anında 1 haftalık gold üyelik sahibi olacaklar. Bu kampanyanın yazı yayınlandıktan sonra 24 saat süreyle aktif olacağını da hatırlatalım, yani acele etmekte fayda var :)